Wednesday, February 12, 2014

İsmi Başka

Çocukluğumda ortaya çıkaramadığım bir hinlik vardı içimde. Hinliğin en iyi zamanı çocuklukta olanıdır, hadi olmadı ergenlikte; adam sayılmaya başladıktan sonra ortaya çıkan, hinlikten çok şeytanlık oluyor. Benimki pek ortaya çıkamadı, arada bir geliyor ona da şeytan tüyü diyorlar. Yine de iyi tarafındayım şeytanlığın.
Çocukken ismimle pek barışık değildim. Babamın arkadaşları sorarlardı ya bana, ya da babama İsmi ne bu çocuğun?” diye. Elvan deyince, önce bi sağlam gülerlerdi. Sonra da, “Cemal Usta çocuğa niye bu ismi verdin, kız ismi bu yahu. İlerde çok sıkıntı çeker bak.” derlerdi.  Ben de içten içe babama kızardım başka isim mi bulamadın diye. Sonraları alıştım tabi, çok dalgasını geçtim babamla “Eski sevgilinin adı değil mi” diye. Hatta başıma çok da enteresan işler gelmedi değil. Mesela, liseye ilk kayıt olduğumda yoklama listesine kız olarak kaydedildim idari bir hata ile. Sonra Gençlik Bayramında Ankara’ya il temsilcisi olarak gönderilecek oldum, otelde bayan arkadaşlarla aynı odayı ayarladılar; sonradan düzeltildi tabi durum. Lisede resim yarışmasına katılacak oldum, dereceye girince bayram töreninde ödülü valinin elinden alırken, valinin “Bu mu Elvan!?” deyişini unutamam. Sebebini sonradan anladım tabi, ödülü anneme hediye ettim. Üniversiteyi kazanacak oldum. Nerden buluyorlarsa iletişim bilgilerini; sanırım Ankara’daki bütün kız yurtları bizim dükkânı arayıp “Kızınızı bizim yurdumuza kaydetmek ister misiniz? Yurdumuz şöyle güvenli, böyle güvenli.” demiştir herhade. Babam da cevaben “Olur ama sonradan geri göndermeyeceksiniz.” deyip, durumu açıklardı. Başladık okula. İlk ders Türkçe – Yazılı Anlatım dersi. Anfideyiz, üç sınıfı birleştirmişler, hocayı bekliyoruz. Kimse kimseyi tanımıyor tabi. Kimileri sohbet ediyor, tanışmışlar. Ben de ön sıralarda bir yerde tek başıma oturuyorum. Neden sonra daha sonradan yakın arkadaş olduğumuz Velittin geldi yanıma.
“Abi sen doğru sınıfta olduğuna emin misin?” diye sordu. Ben de şaşkın;
“Evet, duvardaki kâğıtta burası görünüyor.”
“İyi de, bende sınıf listesi var. Arkadaki arkadaşlarla baktık, hepimizin ismi var listede, sen yoksun. Deminden beri senin dedikodunu yapıyoruz kim bu angut diye.” O kadar da açık sözlüydü.
“Emin misin?”
“Evet abi, baksana listeye bi.”
“Ee burda işte, Elvan.”
Velittin’in dönüp bir bakışı var, unutmam.
“Abi kusura bakma ya, ben bu ismin sen olacağını düşünemedim.”
O şaşkın, bense alışkın olduğum bir durumun tekrarını yaşıyordum. Sonradan çok yakın arkadaş olduk, bana Elvan Dalton derdi; onun hikâyesini de bir sonraki yazıda anlatırım.

Üniversiteye başladığım ilk zamanlarda yurtlarda yer olmadığından bir süre tayzemlerde kaldım. Hayatımda ikinci annem dediğim teyzem, ikinci babam dediğim dayım, üçüncü kardeşim dediğim kuzenimle birlikte birkaç ay geçirdim. Neden sonra yurtlarda yer açılmaya başladı ve yurda taşındım.
Bu isim konusuna bir çare bulmam gerekiyordu. Bir de burada milletin diline düşmemem gerekti. Ne yapsam diye düşünürken bir hinlik geldi aklıma. Başka bir isim kullanacaktım.
O gün yapacak bir işim yoktu; akşama kadar yurtta tek başıma vakit geçirip kitap okudum. İlk tanıştığım kişi yanılmıyorsam Necat’tı. İsmimi sormuştu hiç beklemediğim bir anda. Farklı bir isim söyleyeceğimi düşünmüştüm ama ne isim olacağını düşünmemiştim. Soru dank diye gelince;
“E.. Levent” deyiverdim. Nereden geldi aklıma bilmiyorum, ama takma adım buradan gelir.
Aylarca gerçek ismimi kimse bilmedi yurtta. İlk zamanlar kendime yabancılık çektim. Beni çağırıyorlardı, cevap vermiyordum falan. Okulda Elvan, yurtta Levent oluyordum. İsmime göre hal ediniyordum kendime, neden sonra ikisine de alıştım. Asıl ismimin oraya çıkışını da bir sonraki yazıya bırakayım; zor bir gün olmuştu. Yine de sonuçta Elvan’ı da sevdim Levent’i de. Hatta yurt dışında yaşamaya başladıktan sonra, Elvan cok daha rahat oldu. Üstüne telaffuz zorluğu çekenler için ikinci adlarım da oldu. Allen de Levy de Elvan da Levent de; hepsi benim. Kim hangisini severse onu kullansın; Mühim olan insan olmak ne de olsa..

Bir sonraki yazıya kadar sevgiyle kalın.
Levy

No comments:

Post a Comment